Yürekten Armağanlar

| 31 Temmuz 2009

Başkalarına cömertlikle verdiğimiz sevgi, aslında kendimize sakladığımız sevgidir.

Elbert Hubbard

İçinde yaşadığımız bu koşuşturmacada, yürekten kopan bir armağan vermek yerine, kredi kartıyla bir şeyler alıvermek çok daha kolaydır.

Yürekten verilen bir armağan ise, özellikle Noel zamanında çok önem kazanır.

Bundan birkaç yıl önce, çocuklarımı o yıl yaşayacağımız Noel’in daha öncekilere göre daha mütevazi geçeceğini söyleyerek hazırlamak istedim. Bana verdikleri yanıt, “Tamam, anne, bunu daha önce de duyduk!” oldu. Bana olan güvenlerini yitirmişlerdi, çünkü bir yıl önce boşanmak üzereydim ve onlara aynı şeyleri söylemiştim. Fakat, alışverişe çıkınca kredi kartlarımı sonuna kadar kullanıp, tüm istediklerini almıştım. Noel çoraplarının içini şekerleme ile dolduracak para bile bulmuştum. Bu yıl her şey çok daha farklı olacaktı, ama bana inanmıyorlardı artık.

Noel’den bir hafta önce, kendi kendime “Bu Noel’de çok özel bir şey yapmalıyım, ama ne?” diye sormaya başladım. Boşanmadan önce yaşadığımız bütün evlerin iç dekorasyonunu ben kendim yapmıştım. Duvarları kağıtla kaplamayı, yerlere ahşap ya da seramik döşemeyi, yatak çarşaflarından perde dikmeyi ve pek çok şeyi yapmayı öğrenmiştim. Fakat, kiracı olduğum bu evde bu tür işleri yapacak ne zamanım, ne de param vardı. Üstelik, kırmızı ve portakal rengi halıları ve turkuaz ve yeşil duvarları olan bu çirkin yeri hiç sevmiyordum. Bu eve para dökmek de istemiyordum, içimden bir ses, incinmiş gururumun sesi bana, “Bu evde çok uzun yaşamak zorunda kalmayacaksınız.” diyordu.

Yatak odasını hep özel bir yer haline getirmeye çalışan kızım Lisa’nın dışında, evin durumu kimsenin umurunda değildi.

Yeteneklerimi ortaya dökmemin zamanı gelmişti. Eski kocamı aradım ve ondan Lisa’ya özel bir yatak örtüsü almasını istedim. Daha sonra da yatak örtüsüne uyacak çarşaflar satın aldım.

Noel gecesi, 15 dolara bir galon boya ve o güne kadar gördüğüm en güzel kartları aldım. Amacım çok basitti: Noel sabahına kadar duvarları boyayacak, dikiş dikecek ve çalışacaktım. Böylelikle ne kendim, ne de ailem için üzülmeme gerek kalmayacaktı.

O gece, çocukların her birine üçer tane kart ve zarf verdim. Her sayfanın üzerinde şunlar yazılıydı: “Kızkardeşim Mia’nın en çok … seviyorum”, “Erkek kardeşim Kris’in en çok … seviyorum”, “Kızkardeşim Lisa’nın en çok … seviyorum.” Çocuklarım 16, 14 ve 8 yaşındaydılar ve her birini, birbirlerinin en azından bir özelliklerini sevdikleri konusunda ikna etmem biraz zaman aldı. Her biri gizlice kardeşlerinin kartlarını yazarken, ben de odama gidip satın aldığım armağanları paketlemeye başladım.

Mutfağa döndüğümde, çocuklar kartlarını yazmayı bitirmişlerdi. Her birinin isimleri zarfların üzerinde yazılıydı. Birbirimize sarılıp, öpüştükten sonra iyi geceler diledik ve çocuklar yattılar. Lisa’nın o gece benim odamda uyumasına izin vermiştim, Noel sabahına kadar odadan dışarı çıkmaması koşuluyla.

Hemen işe koyuldum. Sabaha doğru, perdeleri dikmiş, duvarları boyamış, şaheserimi seyrediyordum. O anda aklıma bir şey geldi. Yatak çarşaflarına uyum sağlayacak bir gökkuşağı ve bulutlar yapacaktım duvara. Hemen makyaj fırçalarımı ve süngerlerimi aldım ve sabah 5:00’te bitirdim işimi. O kadar yorgundum ki, hiçbir şey düşünmeden odama gittim ve Lisa’yı yatağın ortasında uyur buldum. Lisa’nın kollan, bacakları üzerimde uyuyamayacağıma karar verdim ve onu kucağıma alıp, sessizce odasına taşıdım. Tam yatağına yatırırken, “Anneciğim, sabah oldu mu?” dedi.

“Hayır, canım” dedim, “Noel Baba gelene kadar kapat gözlerini ve uyu.”

Sabah kulağımın dibinde neşeli bir fısıltıyla açtım gözlerimi. “Anneciğim, çok güzel!”

Sonra, hepimiz kalktık, Noel ağacının çevresinde toplandık ve armağanlarımızı açmaya başladık. Daha sonra çocuklar birbirlerine zarflarını verdiler. Gözlerimiz yaşlı, burunlarımız ağlamaktan kızarmış bir halde kartları okuduk birbirimize. Sonra da, “ailenin bebeği” 8 yaşındaki Erik için yazılan kartları okumaya başladık. Ağabeyi şunları yazmıştı: “Erkek kardeşim Erik’in en çok hiçbir şeyden korkmamasını seviyorum.” Mia ise, “Erkek kardeşim Erik’in en çok herkesle rahat konuşmasını seviyorum.” yazmıştı. Lisa şunları yazmıştı: “Erkek kardeşim Erik’in en çok en yüksek ağaca tırmanabilmesini seviyorum.”

O sırada birisi geceliğimin kolunu çekiştirdi, minicik bir el kulağıma uzandı ve şunları fısıldadı: “Anneciğim, beni sevdiklerini bilmiyordum!”

En kötü zamanlarda bile, yaratıcı olmak işe yaramıştır. Artık maddi olarak kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorum ve şimdi Noel’lerimiz yeterince “büyük” ve bol armağanlı oluyor… ama bize en mutlu Noel’imizin hangisi olduğunu sorsanız, hepimiz o Noel’i anımsarız.

Yazan:Sheryl Nicholson

Kitabın Adı:T.S.Ç. Kadınların Yüreğini Isıtacak Öyküler

Kitabın Yazarı:Jack Canfield/ M. victor Hansen/ J. Read Hawthorne/ Marci Schimoff

Yayın Evi:HYB Yayıncılık

Tags: , , , , , ,

Category: Hayatın İçinden

About the Author ()

Comments are closed.