Archive for Şubat, 2017
Peygamberimizin (s.a.v.) Büyük Merhameti
İslâm’ın garîb devirlerinde adedi zaten az olan Müslümanlardan bazıları Kureyş müşriklerinin tazyikiyle yurdunu terk edip Habeşistan’a hicret etmiş, edemeyen zayıf Müslümanlar ise türlü türlü işkencelere uğramışlardı. Peygamber Efendimizi (s.a.v.) himâye eden amcası Ebû Tâlib de vefât edince Kureyş müşrikleri iyice azıtmıştı.
İlk Maden Ocakları ve Maden Devri
Taş devrindeki insanların ilk maden ocaklarını kurarak, kayalardaki gizli tabiat hazinelerini çıkarmaya başlamaları yeni bir devir açmıştır. Buna Maden Devri denilmektedir. O zamanlar kömürden faydalanma usulleri bilinmiyordu.
Sabreden Zafer Bulur, Muradına Nail Olur
Şeyh Şâmil, top imal ederek İslam askerinin kudretini arttırmış, Ruslardan nice kaleler almaya muvaffak olmuştu. İlk topu, Cebrâîl ismindeki mâhir bir demirciye imal ettirdi. Cebrâîl, İmâm Şâmil’den izin almadan Dağıstan (Çukata)’dan hacca gitmiş, hacdan sonra Mısır’a yerleşmişti.
Taş ve Bronz Devrinde Tarım ve Tekerleğin İcadı
Bütün faydalı bitkiler Avrupa’ya başka memleketlerden getirilmiştir. Buğday ve arpa ilk önce Çin’de, keten ise Mısır ve Babilonya’da ekilmiştir. Bu milletlerin, binlerce faydalı bitki çeşitleri içinde yalnız muayyen cinsleri intihap ederek ıslah etmeleri başarılı bir buluştur. O zaman vasıtaların azlığına rağmen, tohumların taş ve bronz devrini yaşayan Avrupa kıtasına gelişi de hayret edilecek bir olaydır.
Allahu Teala Kulun Hakkını Kulda Bırakmaz
Hz. Enes’ten (r.a.) rivâyet edilmektedir: Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), birgün otururlarken mübârek dişleri görününceye kadar tebessüm ettiler. Hz. Ömer (r.a.): “Anam babam sana fedâ olsun yâ Resûlallah, sizi tebessüm ettiren nedir?” diye sordu. Buyurdular ki: ‘Ümmetimden iki kişi Allâhü Teâlâ’nın huzurunda diz çökerler. Birisi: