Genel Konular
İlk Maden Ocakları ve Maden Devri

Taş devrindeki insanların ilk maden ocaklarını kurarak, kayalardaki gizli tabiat hazinelerini çıkarmaya başlamaları yeni bir devir açmıştır. Buna Maden Devri denilmektedir. O zamanlar kömürden faydalanma usulleri bilinmiyordu.
Sabreden Zafer Bulur, Muradına Nail Olur

Şeyh Şâmil, top imal ederek İslam askerinin kudretini arttırmış, Ruslardan nice kaleler almaya muvaffak olmuştu. İlk topu, Cebrâîl ismindeki mâhir bir demirciye imal ettirdi. Cebrâîl, İmâm Şâmil’den izin almadan Dağıstan (Çukata)’dan hacca gitmiş, hacdan sonra Mısır’a yerleşmişti.
Taş ve Bronz Devrinde Tarım ve Tekerleğin İcadı

Bütün faydalı bitkiler Avrupa’ya başka memleketlerden getirilmiştir. Buğday ve arpa ilk önce Çin’de, keten ise Mısır ve Babilonya’da ekilmiştir. Bu milletlerin, binlerce faydalı bitki çeşitleri içinde yalnız muayyen cinsleri intihap ederek ıslah etmeleri başarılı bir buluştur. O zaman vasıtaların azlığına rağmen, tohumların taş ve bronz devrini yaşayan Avrupa kıtasına gelişi de hayret edilecek bir olaydır.
Allahu Teala Kulun Hakkını Kulda Bırakmaz

Hz. Enes’ten (r.a.) rivâyet edilmektedir: Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), birgün otururlarken mübârek dişleri görününceye kadar tebessüm ettiler. Hz. Ömer (r.a.): “Anam babam sana fedâ olsun yâ Resûlallah, sizi tebessüm ettiren nedir?” diye sordu. Buyurdular ki: ‘Ümmetimden iki kişi Allâhü Teâlâ’nın huzurunda diz çökerler. Birisi:
İlk Evcil Hayvan ve İlk Saban

Pek eski devirlerde insanlar hayvanları sadece av bakımından faydalı buluyor, fakat bazı cinsleri evcilleştirerek istifade etmesini bilmiyorlardı. Sonraları mühim ilerlemeler kaydedildi. Tarihçilerin «Orta taş devri» adını verdikleri devir, kaba âletlerin yerine ince işlenmiş ve iyice bilenmiş âletlerin kullanmasıyla başladı. İnsanlar bu devrede göçebelikten vazgeçip muayyen yerlere yerleştiler.
Cennete Ancak Allah’ın Rahmeti ile Girilir

İlim ancak sâlih amellere vesîle olduğu zaman makbuldür. İmam Gazâlî (rh.) buyurdu: Yüz sene ilim okuyup tahsîl etsen, bin kitap ezberlesen Allah’ın rahmetine ancak ilminle işlediğin sâlih amellerle erebilirsin. Kehf sûresinin 110. âyet-i celîlesinde (meâlen): “Artık her kim Rabbinin likâsını (cemâlini) arzu ederse sâlih bir amel işlesin ve Rabbinin ibadetine hiçbir şirk karıştırmasın” buyurulmuştur.
Her Müslümana Lazım Olan Dört Şey

Sahîh îtikad: Asla bid’at bulunmayan Ehl-i Sünnet ve’l- Cemâatîtikâdını öğrenmektir. Nasûh tevbe: İşlediği en küçük günaha dahi tevbe edip pişman olmak, onu bir daha işlememeye azmetmektir. Bütün hasımlarını razı etmek: İyi bil ki kul haklarının vebali, Allâhü Teâlâ’nın haklarından kat kat daha zordur. Dünyada iken haklarını sahiplerine verip helalleşmek lazımdır. Allâhü Teâlâ’nın emirlerini yerine getirecek […]